Aile ve Çift Psikoterapisi

En yakın ilişkilerimiz bazen en uzak, en zorlu, en çatışmalı ilişkilere dönüşebilir. Ya da herşey iyi giderken, bazı zorlayıcı yaşam dönemlerinde tökezleyebiliriz. Kendimizi sevgili, eş, anne, baba, kardeş ya da evlat olarak yetersiz, ihmal edilmiş, baskılanmış, haksızlığa uğramış ya da kötüye kullanılmış algılayabiliriz.

 

Güzel bir ilişki kurmak zordur.. Ama güzel bir ilişkiyi korumak çok daha zordur.. Çünkü ilişkiler de tıpkı insanlar gibi zaman içinde bir kimlik kazanırlar ve kendi öykülerini yaratırlar. İşte bu yüzden bazen, ilişkilerimiz istemediğimiz şekilde gittiği halde, birşey yapamadığımızı, kontrolün elimizden kaçtığını ve çaresiz kaldığımızı hissedebiliriz. Çoğu zaman, ilişkideki herkes tek başına “yeterince iyi” olmasına karşın, ilişki “yeterince iyi” olamamaktadır.. Tıpkı, dünyanın en iyi müzisyenlerinden oluşan bir orkestranın, dünyanın en iyi orkestrası olamaması gibi.. “Bütün”, kendisini oluşturan parçaların toplamı değildir.. O artık başka birşeye dönüşmüştür..

 

Bu yaklaşım doğrultusunda, aile ve çift psikoterapilerinde kişiler değil, ilişkiler üzerinde çalışılmaktadır. Amaç, suçlu aramak ve onu yargılamak değil, birlikte pişirilen tatsız bir yemeğin, hangi aşamalarda, hangi malzemelerle, nasıl tatsızlaştığını elbirliğiyle keşfetmektir. İyi olmayan kişiler değil, yemektir.. Belki yeniden ve daha farklı pişirilirse, istenilen lezzete ulaşılabilecektir.

 

Aile ve çift terapilerinde, çiftin kendi kendilerine de üzerinde çalışabilecekleri çeşitli egzersiz ve testler de sıklıkla kullanılmaktadır.